Özbakım ve Dayanıklılık

Aynaya her sabah bakıyoruz yüzümüzü yıkarken, kendilik değerimiz ise benliğimize her an bakıyor. Ne demek bu? Günler geçiyor, anlarımız değişiyor, zaman değişiyor, mevsimler geçiyor; bir an önceki ben ile şu anki ben aynı değiliz. Mevsimler bile renk, hal, duygu değiştirirken; biz nasıl stabil kalabiliriz. Ki insan duygu renginin skalası en geniş olan varlık… Duygu değişimlerimizi her şey etkileyebiliyor. Özellikle mevsimlerin bunun üzerinde çok etkisi var ama bu ayrı yazı konusu olabilir. Bu değişimler bizi ne kadar etkiliyor peki? İnsan bu kadar hassas bir varlıkken değişimlerden etkilenmeye (her insan kendi nezdinde farklı olaylar-durumlardan farklı şekilde etkilenir) psikolojik dayanıklılığımızı nasıl sağlayacağız diye çok sormuşsunuzdur. Ya da farklı bir deyişle dünya bu kadar tehlikeli bir yerken kendimi nasıl koruyacağım, bu kadar stresliyken nasıl sağlıklı düşüneceğim, bu kadar kaygılıyken nasıl işime odaklanacağım, gibi gibi…

İnanın tüm bu sorular o kadar insani ve doğal ki… Elbette pek çok şey yazılabilir ama bu yazıda öz bakımın psikolojik dayanıklılıkla ilişkisinde bahsedeceğim. Psikolojik dayanıklılığımız bizi zorlu durumlarla karşı karşıya kaldığımızda ‘ne kadar dayanabiliriz’i ölçen bir sistem gibi düşünürsek, sistemin güç kaynağı biz oluruz. Güç kaynağını ne kadar besler, büyütür, saçını okşar, şarkılar söyler, kitaplar-şiirler okur, vs. bakımını yaparsak; o kadar sağlıklı ve sağlam olur. İşte bu bakıma öz bakım diyoruz. Fiziksel, ruhsal ve mental olarak bir bütün olarak düşünürsek ne kadar dengeli bir bakım sağlarsanız o kadar güçlü ve dengeli bir sistem kurmuş olursunuz.

Ben iddialı bir cümle yazacağım: öz bakım ruhta, düşüncede yani psikolojimizde başlar diyorum ben. Daha sonra mental ve fiziksel olarak tam anlamıyla gelişir ve dayanıklılığımızı sağlar. Size şunu yapın bunu yapın diye liste vermeyeceğim elbette çünkü siz kendinizi şu aşamada benden çok daha iyi tanıyorsunuz. O yüzden kendinizle konuşmanız ve listeyi kendiniz yapmanız için sufle vereceğim.

Neye ihtiyacım var? İhtiyacım olan şey neye hizmet ediyor? Bunu elde edince nasıl hissedeceğim? Bana uzun vadede yararları neler? Kısa vadede yararları neler? Nasıl elde edebilirim? İlk yapmam gereken ne olurdu? ….

Bu bir çikolata almak da olabilir, bir duygu da çok ütopik bir şey de. Ütopik bir şey olsa bile altında yatan duyguyu, ihtiyacı çıkarabilirsen onu bile elde edebilirsin. Mesela “ben kral olmak istiyorum!”. Gayet makul, zihninden geçen her şey senin makulün. Kral olmak; saygın olmanın, sözünüzün dikkate alınmanın, sosyal açıdan görünür kılınmanın ve lider olmanın bir simgesi olduğunu varsayın. İşte bunlardan yola çıkarak bu soruları kendine sorabilirsin.

Ruhsal olarak istekleri, arzuları doyurulmuş; soruları cevaplanmış; yaraları sarılmış bir benlik fiziksel ve mental olarak da sağlıklı bir uyumu yakalar. Yakalayamasa da bunun için çabalar. İşte tüm bu çaba, bütünlüğü kurma çabasıdır öz bakım. Biraz da öz şefkat gerektirir. Bu da bir sonraki yazının konusu olsun. Her sabah aynaya bakarken, günlük rutin bakımınızı yaparken yüz yıkama, diş fırçalama kadar rutin olan duygularınızı da kontrol edin ne kendinize nasıl hissettiğinizi sorup, cevap verin. Öz şefkatin başladığı yer tam da burası kendinizi dinlemek…

Leave A Reply