Psikolog prospektüsü!

Son günlerde gündemde olan; psikolog olmayıp bu ünvanla birlikte kullanan koçlar, manevî danışmanlar, bilinçaltı temizliyicileri, her şeylerin terapistleri ve aklıma gelmeyen daha bir çok kelime oyunuyla süslenmiş şatafatlı danışmanları gördükçe böyle bir yazı oluşturmaya karar verdim.

 

Muhakkak ki her alanın farklı alanlarca suistimale uğradığı oluyordur. Biz psikologların bir meslek yasası olmadığı için maalesef diğer mesleklere göre daha fazla suistimale uğradığı hazin bir gerçektir. Hal böyle olunca bize bilgilendirmek, bilinçlendirmek, kulağa az da olsa kar suyu kaçırmak düşer.

 

Bir psikolog ne yapmaz, sahte psikolog ne yapar onlardan bahsedelim…

 

1-Psikoloğu psikolog yapan temel ehliyeti #lisansdiploması dır. Eğer bir kimse asgari eğitim yılı 4 yıl olan üniversitelerin #psikoloji bölümünden mezun bir lisans diploması yoksa #psikolog ünvanını alamaz. Lütfen danışmanlık almadan önce gittiğiniz kişilerin akademik kariyerlerini sorgulayın, sorun.

 

2- Psikolog tavsiye vermez! Psikolog sizin yerinize karar vermez, size ne yapacağınızı söylemez!

 

3- Psikolog arkadaşınız olamaz, profesyonel bir hizmet almak istiyorsunuz profesyonel bir ilişki içinde olmanız gerekiyor.

 

4- Psikolog ilaç, muska, iksir, tılsım, büyü yazmaz, önermez!

 

5-Psikolog sizi yargılamaz, eleştirmez, yadırgamaz.

 

6- Psikolog danışanın bilgi ve onayı olmadan, terapide konuşulan, paylaşılan bilgileri üçüncü şahıslara aktarmaz, katıldığı sosyal ortamlarda bu konulardan bahsetmez.

 

7- Psikolog hakim olmadığı konularda faydası dokunmayacağını bilir para kazanmak uğruna kendisine başvuran kişileri oyalamaz; alanında ilgili uzmana yönlendirir. Her psikolog her konuya hakim olamaz.

 

8- Psikolog hiçbir şekilde din,dil,ırk,cinsiyet,vb ayrımı yapmaz.

 

9- Psikolog vaat vermez, sizden istemediğiniz bir şeyi yapmanızı istemez ve yönlendirmez.

 

10- Terapi, koşulsuz kabul şartı altında zamana yayınlan birlikte düşünme sürecidir. Seans garantisi olmaz. İnsan ruhu makine değildir… 🙂

 

*Psikolog olduğundan şüphelendiğiniz ve diplomasını sorduğunda göstermeyen veya bu şartlara uymayan biriyle karşılaşırsanız;

https://www.psikolog.org.tr/tr/forms/sahte-psikolog-bildirimi

 

sayfasından “sahte psikolog bildirimi ” kısmından bildirebilir, derneğe ulaşıp detaylı bilgi alabilirsiniz.

 

#türkpsikologlarderneği #psychology

 

Betondan Bir Şeyler

Pandemi günlerinde kafayı yememek adına yapılan etkinliklerde bugün, betondan bir şeyler yapmak var. Bu yola pinterestte gördüğüm betondan saksılar yapma düşüncesiyle çıktım fakat saksı dışında birçok şey yaptım. Betondan mumluk, betondan bir şeyler koymalık, betondan para koyma eli.. Aşırı keyifli ve eğlenceli geldi bir şeyler üretmek (gereksiz olsa bile). Ki bence mumluk hiç gereksiz bir şey değil. Boyama kısmı, kalıba koyma ve nasıl bir şey çıkacağını merak etmek… Bu ufak heyecanlar karantina günlerini oldukça çekilir kıldı. Size nasıl yaptığımı, anlatacağım belki bu vesileyle çok daha iyi ürünler ortaya çıkar.

 

Öncelikle nalburdan normal beton ve beyaz beton harcı almıştım. (kg. 2 TL) Harcı hazırlamak için su e beton tozuna ihtiyacımız var sadece, bulabilseydim mermer tozu da alacaktım fakat bulamadım. Mermer tozu daha pürüzsüz yapıyor karışımı. Hangi kalıba göre yapacaksanız o kadar toz koyun, suyu ise size vereceğim iki tiyoya göre ne kadar koyacağınıza kendiniz kara verin. Koyu bir harç yaparsanız yani az sulu, çabuk kurur ama topak kalma ihtimali çok olacağı için çatlaklı ve pürüzlü olabilir. Suyu çok koyarsanız yani bir fazla akışkan akışkan yaparsanız geç kurur ama pürüzsüz bir görünümü elde etmeye yakın olabilirsiniz. Fakat geç kuruyacağı için üstüne bir şeyin dökülmemesine dikkat edin, benimki balkonda kalmıştı her türlü pisliği almıştı sonra zımparalayınca düzeldi elbette. 3,5 bardak toza 1 bardak su yeterli oluyor. Daha sonra kalıba betonu doldurun ve kurumaya bırakın. Çukur oluşturacağınız yeri çok fazla derine itmemeye çalışın, ben bir tanesini fazla ittiğim için kalıptan çıkarırken parçalandı. Tamamen kurduktan sonra boyayabilirsiniz. Kalıptan çıkarmak için en az 1 gün bekleyin, tamamen kuruması için 3-4 günü buluyor.

 

İşte benim yaptığım sanat eserleri.

 

Çiçeklerle Empati Kurmak

Çiçeklere olan ilgim her zaman vardı, özellikle iç mekan bitki yetiştirmeciliği her zaman ilgimi çekmiştir. Karadenizli olmam, dedemin ve babamın (göç edene kadar) topraktan geçim sağlamalarının getirmiş olduğu genlerin de etkisi vardır elbet. Bir ayağımızın fındık bahçelerinde olması da cabası. Bundandır ki İstanbul’da bir dairede bir avuç toprak dolu saksılarda bu geni yaşatmaya, bu ihtiyacı gidermeye çalışıyoruz.

 
 

Öncelikle bitkiler ile yaşamın benzerlikleri hakkında biraz yazacağım. Çok kısa bir dönem iç mekan bitki yetiştiriciliği temel eğitimini almış bulundum. Bitki yetiştirirken doğanın kanunlarını da öğreniyorsunuz. En basiti ortamını sevmeyen, saksısını sevmeyen bitkiler ya yavaş büyüyor ya hiç büyümüyor ya da ölüyor; ortamına ne kadar dayanabildiğiyle doğru orantılı olarak. İnsanın da en temelde hayata bağlanma süreci böyle değil mi? Yaşadığı ortama fiziksel-psikolojik dayanıklılığıyla doğru orantılı olarak ne kadar iyi uyum sağlar ne kadar severse o kadar başarılı bir gelişim süreci oluyor. Bir başka yönden, çok fazla bakım isteyen bitkilerin bir gün bakımını aksattığınızda solabiliyorlar, tam tersi dayanıklı bitkiler günlerce ilgilenmeyin hiçbir şey olmadığını görüyorsunuz. Bitkiler onlarla vakit geçirdikçe, çeşitli türler yetiştirme deneyimini yaşadıkça tıpkı diğer canlılar gibi ne kadar çeşitli ve özel olduklarını kavramanızı sağlıyor. Başta dediğim gibi yaşamın kurallarını öğretiyor uzun süre beraber olursanız. Aslında uzun zamandır da beraberiz bitkilerle, nasıl bir insanı dinlemedikçe onu tanımadıkça duygudaşlık kuramayız veya onun hakkında fikir yürütemeyiz işte en genel anlamda bir varlığı tanımak için de üzerine eğilmemiz gerek. Ben o kadar uzun süredir beraber değilim fakat yetiştirme sürecinde bana kattığı tecrübelerin kendimi tanımama ve bazı yönlerimi törpülenmeme yardımcı olduğunu söyleyebilirim. Bitki yetiştirmek sabırsız bir insana bekleme süresinin aslında bekleme-durma olmadığını; bu süreçte sonuca hizmet eden gelişmelerin olgunlaşmanın devam ettiğini öğretiyor.

 
 

Birçok çiçek türü için de insanlara ait sıfatlar atfettiğimizi biliyoruz. Örneğin; nazlı, dayanıklı, uyumlu, arsız, kırılgan, boynu bükük, vs. İşte bu tür sıfatlardan birine sahip bir bitkiyi evinize aldığınızda aslında ağır çekimde o insanla yaşamaya başlıyorsunuz. Kendi kişilik yapınızı düşün, daha sonra bildiğiniz bitkileri aklınızdan geçirin. Hangi bitkiye benzediğinizi, ilk aklınıza geleni bir kağıda yazın. Sonra düşünün neden bu bitkiye benziyorsunuz, hangi yönlerinizi benzettiniz. Eğer yetiştirebileceğiniz bir bitki-çiçekse alın ve yetiştirin size çok şey öğreteceğini göreceksiniz. Her şeyde olduğu gibi seçtiğiniz çiçeğin görsel olarak güzel gözükmesini istiyorsanız bakımını özenle düzenli yapmanız gerekiyor; ondan bir fayda, meyve bekliyorsanız sabırlı olmanız gerekiyor ve uygun ortamı stabilize etmeniz gerekiyor, ondan sadece öylece dursun istiyorsanız yaşayacak kadar su vermeniz gerekiyor, ekstra verim istiyorsanız gübre, ilgi artı bakım yapmanız gerekiyor…

 
 

Yani kısaca hayatımızın ve ilişki yapılarımızın bir simülasyonu gibidir bitki yetiştirmek. Tüm bu çabaların sonunda mutlu olmak, üzülmek, hayal kırıklığına uğramak, vazgeçmek gibi duyguları da size yaşatan bir meşgale, simülasyon…

Aloe Vera Nam-ı Diğer Sarısabır ile Hasbihal

İlk yetirmeye başladığım bitkilerden biri olan aloe vera hakkında nasıl yetişir, etinden sütünde nasıl faydalanabilirsiniz kısaca yazacağım.

“Aloe iç mekânlar için güzel bir süs bitkisi olarak rahatlıkla yetiştirilmektedir. Balkonlarda, salonlarda ve bahçelerde kolay gelişmektedir. Ancak Yavaş büyür. Aloe bitkisi açık ve kapalı ortamda rahatlıkla gelişebilir. Aloe bitkisi ”aloaceae” ailesine ait bir bitkidir. Sabırgillerin takiben 350 alttürü mevcuttur ve bunlardan en çok iki tür kullanılır ve bunlar: sarısabır; aloe vera (a. barbadensis) ve kap-sabırı; aloe ferox (aloe capensis) diye anılır. Türkçede sadece aloe vera (sarısabır) diye anılan bu bitki genellikle sarıçiçek açtığından bu adla anılır. Eskiden aloe bardensis diye anılmasının sebebi Barbados adasında ihracının yapılmasından dolayıdır. Ana yurdu Afrika kıtasıdır. Ülkemizde güneybatı ve güney bölgelerimizdeki sıcak yörelerde yabani olarak da yetişmektedir. Bunların birçoğu da salon, balkon ve bahçelerde yetiştirilir. Aloe bitkisinin yaprak renkleri griden yeşile kadar değişir. Kimi türlerinin yaprak kenarları sivri dişli, kimi türlerin bu dişleri ufak ve yumuşaktır. Bazı türlerin yaprak kenarları dişsizdir. Çiçek renkleri yeşilimsi beyazdan sarıya kadar değişmektedir. Kültür türü aloelerde kırmızı ve turuncu renkli çiçekler de elde edilmiştir. Yılın her zamanı çiçekçilerde satışa sunulur.”

 
 

Aloe vera hakkında profesyonel, çok daha kapsamlı bilgilere yukarıda alıntısını yaptığım kaynaktan ulaşabilirsiniz. Ata linkini koydum.

 

Benim yetiştirdiğim aloe vera nam-ı diğer sarısabır yani barbadensis türü. Adından da anlaşıldığı üzere çok yavaş büyüyen ve çiçek açmayan bir tür. İlk yetiştirmeye başladığımda bir köktü şimdi 20-25 saksım var, çoğunu eşe dosta hediye ettim. Aloe vera bakımı bence kaktüsten sonra bakımı en kolay bitkilerden biri. (Zaten kaktüsle ortak familyadan.) Özellikle kışın kalın muşambayla dolabın üzerini örtüp, ilkbaharda tekrar açana kadar sadece 3-4 kere su vermem yeterli oluyor. Çünkü toprağı her daim nemli oluyor. Toprağının kuruduğunu fark ettiğinizde su vermeniz kâfi. Bir de ayda 1 saksının kenarlarından toprağın hava alması için toprağı karıştırırsanız kökleri hava alır ve daha iyi gelişir. İlkbaharda tekrar açtığımda rengi daha koyulaşmış, yaprakları dolgunlaşmış halde buluyorum. Bence aloe veralara kış yarıyor, ya da sera etkisi diyebiliriz J. Çok gerekliyse yılda 1 kere, ben iki yılda 1 saksılarını değiştiriyorum. Aloe vera saksılarında nemli toprağı sevdikleri için solucan oluşabiliyor, o yüzden yılda 1 kontrol etmekte fayda olduğunu söyleyebilirim. Kenardan köklere zarar vermeyecek şekilde karıştırdıkça da kontrol edebilirsiniz. Azalan toprağın üzerine ne yeni toprak koymayı unutmayın yıl içinde. Aloe vera kökünden yavru veren bir tür. O yüzde ayırırken çok hassas olmak gerekiyor hem ana bitkinin köklerine hem de yavru bitkinin köklerine zarar vermemek için. Ben şiş kullanıyorum. Önce toprağı şişle karıştırıp gevşetiyorum, kökler de gevşesin diye daha sonra en dipten yukarı doğru küçük küçük yavru aloe verayı yukarı itiyorum. Toprağı gevşetmek çok önemli öncesinde. Mümkünse yakın zaman su vermemiş olun. Ayırdığınız yavruyu kökleri kıvrılmayacak dik şekilde yeni saksısına koyun, eski saksından eski toprağından bir miktar yeni saksısına koyabilirsiniz. Daha son her iki saksıya da yeni toprak ilaveleriyle su verip gelişmeleri izleyebilirsiniz.

 
 
 

Aloe vera ne işe yarar? Uzun bir süredir faydalandığım bir bitki olduğu için kendi deneyimlerimden yola çıkarak size faydalarını sayabilirim.

 

· Cildinizde bir yanık meydana geldiğinde (açık yara olmamak şartıyla) eğer varsa buzlukta aloe vera özünü sürebilirsiniz yoksa direk ucundan koparıp jelini de sürebilirsiniz ertesine güne iyileştiğinin göreceksiniz.

· Aloe vera jeli cildi nemlendirme ve hücreleri yenilemeye yardımcı olduğu için kuruyan çatlayan el,dirsek,yüz,vs bölgelerine direk jeli uygulayabilirsiniz. Anında nemlendirir. Düzenli olarak kullanırsanız da farkı görebilirsiniz.

· Sivilce yaralarında sürdüğünüzde hemen kapanmasına yardımcı olur ve kızarıklık görüntüsünü alır.

· Çeşitli maskeler ve karışımlarla hem cildinize hem saçınıza bakım uygulayabilirsiniz.

Kür, maske ve krem yapımı önerileri;

· Öncelikle aloe vera bitkinizin erişkin yapraklarından (altlarda olur) ihtiyacınız olduğu kadar bıçakla veya makasla kesin.

 

· Ucundaki sıvını akmasını beklemek için dik bir şekilde bir yere koyup 1-2 saat bekletin. Ya da suyla suyla yıkayıp ucunu kesip direk jelini de alabilirsiniz.

 

· Soyacak yardımıyla üstünü sıyırın.

 

· Kaşık yardımıyla sıyırın içindeki jeli sıyırın.

 

· Sıyırdığınız jelleri bir kaba koyun ve blenderda çekin.

 

· Elde ettiğiniz aloe vera özünü;

– saç spreyi olarak,

– yüz temizleme suyu veya günlük bakım nemlendiricisi olarak,

– buzluğa koyup duştan sonra yüzünüze bir buz küpünü sürebilirsiniz,

– gözlerinizi dinlendirmek pamuğa buzdolabında muhafaza ettiğiniz aloe vera suyunu ıslatıp göz pansumanı yapabilirsiniz,

– limonla karıştırıp leke olarak yerlerinize düzenli uygularsanız geçtiğini görürsünüz,

– kahve, yumurta akıyla karıştırıp yüz maskesi yapabilirsiniz,

– balmumu veya C vitamini tozu ile karıştırıp uzun süre kullanacağınız krem elde edebilirsiniz.

 

*Saf aloe vera özü buzdolabında maksimumum 10 gün, buzlukta eriyene kadar kullanabilirsiniz.